Vergi Konulu Yazılarımız
Vergi Usul Kanunu’nun 281 ve 285. maddelerinde alacak ve borçların değerleme esasları hüküm altına alınmış olup, alacak ve borçların mukayyet değerleriyle değerlenmesi gerekmektedir. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün kıymetine indirilebilir veya yükseltilebilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinin kullanılması gerekmektedir.
Vadeli olarak düzenlenen çekler de reeskont uygulamasından yararlanabilmektedir: Alacak senetleri ve alınan vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulması durumunda, borç senetleri ve verilen vadeli çeklerin de reeskonta tabi tutması zorunludur. 238 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde, reeskont hesaplamasının, iç iskonto yöntemine göre yapılacağı belirtilmektedir. Reeskont uygulamasında iç iskonto formülü aşağıdaki gibidir:
Formül R=N-(N*360)/(360+(f*t)) biçimindedir.
R= Reeskont tutarı N= Senedin nominal değeri f= İç iskonto faiz oranı t = Vade (Değerleme günü itibariyle kalan gün sayısı)
Bağımsız Denetimde Finansal İşlemler sayfasında işlemi bilgisayarınız üzerinde yapabileceğiniz programımızı bulabilirsiniz.
Vadesine en çok 3 ay kalan senetler karşılığında yapılan reeskont işlemlerinde uygulanacak iskonto faiz oranı yıllık %30,75, avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı ise yıllık %31,75 olarak belirlenmiştir. Bu oranlar 28 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
238 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde ayrıca reeskont işlemlerinde Merkez Bankasınca belirlenen avans işlemlerine ilişkin faiz oranının esas alınacağı belirtilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 281 ve 285. maddeleri kapsamında 28 Eylül 2023 tarihinden itibaren gerçekleştirilecek olan reeskont işlemlerinde, senette veya vadeli çekte faiz nispetinin belirtilmediği durumlarda %31,75 oranının kullanılması gerekmektedir.
Mali tatil, 4 Temmuz Salı günü başlamış olup 20 Temmuz 2023 tarihinde sona erecektir. Tüm maliye ile ilgili meslek elemanları kendilerini dinlendirmek, insani ihtiyaçları olan kendilerine zaman ayırabilmek fırsatını elde ettikleri mali tatilde, birden ek vergi darbeleri ve vergi artışları ile karşılaştı. Ancak, düşünlebilirki ek vergiler ve artışlar mali tatilden sonraki döneme has işlerdir. Ancak, durum böyle değil: Ek vergiler ve artışlar da mali tatilde yürürlüğe girdi.
Mali tatilde yürürlüğe giren yeni vergiler ve artışlar meslektaşları tarafından izlenmekte, müşterilerine bildirimleri yapılmakta, uyum için gerekli yol ve yöntemler araştırılmakta olup, Maliye İdaresi açısından vergi ziyaına yol açmayacak tedbirler işleme konulmalıdır. Ne tatil! Değil mi?
Perşembenin gelişinin Çarşambadan belli olması gibi, bol bol harcanan kamu kaynaklarının finansmanı için salınan vergilere ve vergi artışlarına bön bön bakma zamanı değildir. Zamların geleceği biliniyordu. Gereğini yapalım: Daha çok çalışalım, üretelim.
Çalışmak, üretmek ve vergi ödemek vatandaşlık görevidir. Devletimiz de topladığı vergileri çar çur etmeden etkin ve verimli alanlarda kullanmalıdır. Devlet görevlilerinin şatafatlı harcamaları, saraylar inşa etmesi, kutsal vergi ödevini yerine getiren vatandaşlarımıza reva değildir. Ek vergi salan veya vergi artışları yapan devletin de, tüketim üzerinden aldığı vergilerle tüketim maliyet ve tercihlerini, kazançlar üzerinden aldığı vergilerle yatırım ve üretimin düzey ve yönünü belirlemesi gerekir.
Ek vergiler veya artışlar verginin büyüme ve kalkınmadaki tetikleyici rolünü ortaya çıkarmak için başvurulan yöntemler olmalıdır. Geçmişin finansmanı bir dereceye kadar kabul edilebilir, ancak gelecekte Türk vergi politikasının rasyonel temellere dayanması gerekir. Anayasamıza göre vergi ödeme gücüne göre alınır. Ancak, son vergi artışları genelde yayılı muamele vergilerde gözlenmekte, bu da vergi adaletini yıkıcı nitelikte olmaktadır.
Vergi adaletinin yeniden sağlanması için özel ve kamu kesiminden dengeli ve yeter sayıda katılımcılardan oluşan bir Büyük Vergi Konseyi’nin kurulması düşünülmelidir. 21 yüzyıl Türkiye’si sağlam temellere dayalı maliye politikaları zemininde yükselebilir. Günü kurtaran vergi toplama zihniyetinin terkedilmesi gerekir. Bu anlamda, devletin maliye idaresini yeniden gözden geçirmesi, Anayasal temellere dayalı vergicilik anlayışının benimsenmesi gerekmektedir.
2023 yılında mali tatil 4 Temmuz Salı günü başlayıp 20 Temmuz 2023 Perşembe akşamı sona erecektir.
Verilme sürelerinin sonu mali tatile rastlayan beyannameler, mali tatilin son gününü izleyen 7. günün (27 Temmuz 2023) akşamına kadar verilebilecektir.
Mali tatilin sona erdiği günü izleyen 5 gün içinde biten kanuni ve idari süreler mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 5. günün mesai saati bitiminde sona ermiş kabul edilmektedir. Buna göre mali tatilin sona erdiği günü izleyen 5 gün içinde biten kanuni ve idari süreler 25 Temmuz 2023 Salı gününe kadar uzamıştır.
22 Aralık 2022 tarihli ve 149 numaralı VUK Sirküleri kapsamında KDV beyannamelerinin beyan süreleri, ilgili vergilendirme dönemini takip eden ayın 28. günü sonu olarak belirlenmiştir. Muhtasar ve prim hizmet beyannameleri (MPHB) ile damga vergisi ve konaklama vergisi beyannamelerinin verilme süreleri de takip eden ayın 26’sıdır. Söz konusu beyannameler için mali tatil uygulaması herhangi bir değişiklik içermediğinden KDV beyannamelerinin 28 Temmuz 2023 Cuma, MPHB, damga vergisi ve konaklama vergisi beyannamelerinin ise 26 Temmuz 2023 Çarşamba gün sonuna kadar verilmesi gerekmektedir.
Mali tatil uygulaması sebebiyle verilme süresi uzatılan beyannameler üzerinde gösterilen vergilerin ödeme süresi, uzayan beyanname verme süresinin son gününü izleyen günün mesai saati bitimine kadar uzatılmış sayılır. Ancak MPHB, DV, konaklama vergisi ve KDV beyannameleri üzerinde hesaplanan vergilerin ödeme tarihinde mali tatil dolayısıyla bir değişiklik olmadığından söz konusu beyannamelerdeki vergilerin beyan süresi içerisinde ödenmesi gerekmektedir.
Özel tüketim vergisi (ÖTV), banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV), özel iletişim vergisi (ÖİV) ve şans oyunları vergisi (ŞOV) ile gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve tahsil edilen vergi, resim ve harçlarla ilgili olarak mali tatil uygulanmamaktadır.
Kaynak kullanımını destekleme fonu (KKDF) kesintilerine ilişkin bildirimlerin verilme ve ödeme süreleri mali tatil kapsamına girmemektedir.
Aramalı incelemeler hariç olmak üzere, mali tatil süresince inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazı talep edilemez, mükellefin işyerinde incelemeye başlanılamaz.
İkmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatta, vadesi mali tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süreleri de mali tatilin son gününü izleyen 7. günün (27 Temmuz 2023) akşamına kadar uzamaktadır.
Dava açma süresinin mali tatile rastlaması halinde süre, mali tatil süresince işlememektedir.
İadesi gereken KDV’nin hesabında, iade hakkı doğuran işlemlerin bünyesine giren ve indirilemeyen KDV tutarları dikkate alınır.
İşlemin bünyesine giren KDV, teslim işlemlerinde malın üretimi, iktisabı, muhafazası ve teslimi; hizmet işlemlerinde ise ifa edilen hizmetin meydana getirilmesi ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV’den oluşur.
KDV’nin, iade hakkı doğuran işlemlerin gerçekleştiği dönemde ortaya çıkmış olması şart değildir. İade hakkı doğuran işlemin gerçekleştiği dönemden önce yukarıda belirtilen alımlar ve/veya giderler nedeniyle ödenen/borçlanılan KDV de bu tutara dâhildir.
İade hakkı doğuran işlemler için yüklenilen KDV, öncelikle indirim konusu yapılır. İndirimle giderilemeyen bir miktarın kalması halinde, kalan tutar iade hakkı doğuran işlemin gerçekleştiği dönemde iade edilecek KDV olarak dikkate alınabilir. Bir vergilendirme döneminde iade konusu yapılabilir KDV (azami iade edilebilir vergi), kural olarak o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin (% 18)'i (genel KDV oranı) olarak hesaplanan miktardan fazla olamaz. Ancak, doğrudan yüklenimler nedeniyle bu tutardan fazla iade talebinde bulunulması halinde, aşan kısmın iadesi münhasıran vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
İşlemin Bünyesine Giren Verginin Hesabına Dahil Edilebilecek UnsurlarYüklenilen KDV, iade hakkı doğuran işlemle ilişkilendirilebilen alış ve giderler, genel imal ve genel idare giderleri ile amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) için yapılan harcamalara ilişkin KDV’den oluşur.
İade hakkı doğuran işlemle ilgili talep edilecek KDV tutarı;
a) İade hakkı doğuran işlemin doğrudan girdisini oluşturan mal ve hizmetler,
b) İade hakkı doğuran işlemle ilgili olan telefon, kırtasiye, posta, ulaşım, konaklama, akaryakıt, elektrik, su, büro malzemeleri, muhasebe, reklâm, temizlik malzemeleri, kira vb. genel imal ve genel idare giderlerinden iade hakkı doğuran işleme isabet eden kısım,
c) İade hakkı doğuran işlemde kullanılan ATİK’in alımı,
nedeniyle yüklenilen KDV’den oluşur.
İade tutarının hesaplanmasında, önce işlemin bünyesine doğrudan giren harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV dikkate alınır. Daha sonra ilgili dönem genel imal ve genel idare giderleri için yüklenilen KDV’den pay verilir. Bu şekilde hesaplanan tutarın, azami iade edilebilir KDV tutarını aşmaması halinde, bu tutar ile azami iade edilebilir KDV tutarı arasındaki farka isabet eden tutar kadar ATİK’ler dolayısıyla yüklenilen KDV’den iade hesabına pay verilebilir.
İade hakkı doğuran işlemle ilgisi bulunmayan giderler dolayısıyla yüklenilen KDV iade hesabına dâhil edilmez.
Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerde İade UygulamasıATİK nedeniyle yüklenilen KDV’den iade hesabına pay verilebilmesi için, ATİK’lerin iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılması gerekir.
ATİK’lerin bizzat mükellef tarafından imal ve inşa edilmesi halinde ise imal ve inşa sırasında yüklenilen KDV’den, ATİK’lerin aktife alınıp iade hakkı doğuran işlemlerde fiilen kullanılmaya başlandığı dönemden itibaren iade hesabına pay verilebilir.
ATİK dolayısıyla yüklenilen KDV’den iade hesabına pay verildiği durumda, bir vergilendirme döneminde iade konusu yapılabilir KDV (azami iade edilebilir vergi), kural olarak o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin (% 18)'i (genel KDV oranı) olarak hesaplanan tutardan fazla olamaz.
YMM KDV İadesi Tasdik Raporu Hazırlanması Hizmetine Ait KDVKDV iadeleri dolayısıyla düzenlenen YMM KDV İadesi Tasdik Raporları dolayısıyla yüklenilen KDV indirim hesaplarına dahil edildiği vergilendirme dönemine veya daha sonraki vergilendirme dönemlerine ilişkin iade hesabında dikkate alınabilir.
İade Talebinde Bulunulabilecek Asgari Tutar1/2/2023 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere mükelleflerin iade hakkı doğuran işlemlerine ilişkin olarak iade talebinde bulunabilecekleri asgari tutar 2.000 TL olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu tutarın mükelleflerin iade talep ettiği tutardan düşülmesi söz konusu değildir. Bu kapsamda mükellefler iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade talep tutarları 2.000 TL’nin altında olan vergilendirme dönemleri de dahil olmak üzere ilgili dönem beyannamelerinde iade beyan edecek ve bu tutarlar için iade talebinde bulunacaktır.
Mükelleflerin aynı vergilendirme döneminde farklı iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade talepleri bulunması halinde iade talebinde bulunulabilecek tutarın tespitinde bu dönemdeki iade tutarları birlikte dikkate alınır. Toplam iade talep tutarının asgari iade tutarı olan 2.000 TL’yi aşması halinde mükellefin bu dönemdeki iade talebi değerlendirilir. Toplam iade talep tutarının asgari iade tutarının altında kalması halinde mükellefin bu dönemdeki iade talebinin değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu iade talep tutarının izleyen dönemlerdeki iade talep tutarları ile birlikte dikkate alınarak iade talebinin değerlendirilmesi mümkündür. Bu durumda izleyen vergilendirme dönemindeki iade talep tutarı dahil toplam iade tutarının asgari iade tutarı olan 2.000 TL’yi aşması gerekecektir.
Türkiye sınırları içinde bulunan binalar bu Kanun hükümlerine göre Bina Vergisine tabidir. Bina tabiri, yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsini kapsar.
Bina Vergisini, binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenler öder.
Bir binaya paylı mülkiyet halinde malik olanlar, hisseleri oranında mükelleftirler. Elbirliği mülkiyette malikler vergiden müteselsilen sorumlu olurlar.
Mesken olarak kullanılan bina veya apartman dairelerinin vergi değerinin 1/4'ü, inşalarının sona erdiği yılı takibeden bütçe yılından itibaren 5 yıl süre ile muafiyetten faydalandırılır.
Deprem, su basması, yangın gibi tabii afetler sebebiyle binaları yanan, yıkılan veya kullanılmaz hale gelen veya yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve benzeri (deprem hariç) afetlerle zarar görmesi muhtemel yerlerdeki binaların vergi mükellefleri tarafından afetin vuku bulduğu veya afete maruz bulunduğunun yetkili kuruluşça tebliği tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde afetin vuku bulduğu yerde veya kamu kuruluşlarınca gösterilen yerlerde inşa edilen binalar inşalarının sona erdiği yılı, kamu kuruluşlarınca ilgili kanunlarına göre inşa olunup hak sahiplerine teslim edilen binalar devredildikleri yılı takibeden bütçe yılından itibaren 10 yıl süre ile muafiyetten faydalandırılır.
Bina Vergisinin matrahı, binanın vergi değeridir.
Bina vergisinin oranı meskenlerde binde bir, diğer binalarda ise binde ikidir. Bu oranlar, büyük şehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde % 100 artırımlı uygulanır.
Kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların, gazilerin, engellilerin, şehitlerin dul ve yetimlerinin Türkiye sınırları içinde brüt 200 m²'yi geçmeyen tek meskeni olması (intifa hakkına sahip olunması hali dahil) halinde, bu meskenlerine ait indirimli vergi oranları uygulanacaktır.
Yeni inşa edilen bina veya binaların vergisi, arsasının (veya arsa payının) vergisinden az olamaz. Bu hüküm binaların inşalarının sona erdiği yılı takip eden bütçe yılından itibaren dört yıl uygulanır.
Bina vergisi mükellefiyeti;
a) Vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde bu değişikliklerin vuku bulduğu ya da takdir işleminin yapıldığı tarihi,
b) Dört yılda bir yapılan takdir işlemlerinde takdir işleminin yapıldığı tarihi,
c) Muafiyetin sukut ettiği tarihi,
Takip eden bütçe yılından itibaren başlar.
Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hale gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan binalardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vuku bulduğu tarihi takibeden taksitten itibaren sona erer.
Oturulması ve kullanılması kanunların verdiği yetkiye dayanılarak yasak edilen binaların vergileri, mükelleflerce, keyfiyetin vergi dairesine bildirilmesi veya vergi dairesince re'sen tespit edilmesi üzerine, bu olayların vukua geldiği tarihlerden sonra gelen taksitlerden itibaren, bu hallerin devam ettiği sürece alınmaz.
Bina Vergisi, mükelleflerin yazılı beyanı üzerine tarh ve tahakkuk ettirilir. Şu kadar ki, mükelleflerin beyan edecekleri değerler Maliye ve Bayındırlık Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilan edilecek bina metrekare normal inşaat maliyet bedelleriyle arsa veya arsa payı değeri esas alınarak, hesaplanacak maliyet bedelinden düşük olamaz. Düşük beyanda bulunulması halinde, mükellefin beyanı vergi dairesince maliyet bedeline yükseltilerek tahakkuka esas alınır ve mükellefe bildirilir.
Bina vergisi, ilgili belediye tarafından;
a) Dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında,
b) Vergi değerini tadil eden sebeplerle bildirim verilmesi icabeden hallerde, vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde, vergi değerini tadil eden sebep yılın son üç ayı içinde vuku bulmuş ve bildirim, vergi değerini tadil eden sebebin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılda verilmiş ise bildirimin verildiği tarihte,
c) Takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında,
hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh olunur. Yapılan tarh ve tahakkuku takip eden yıllarda, vergi değeri üzerinden hesaplanan bina vergisi, her bütçe yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılır.
Binalar için vergi değeri, Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile arsa veya arsa payı değeri esas alınarak hesaplanan bedeldir.
Vergi değeri, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunur.
Binalar için Emlak Vergisi birinci taksiti, Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, ikinci taksiti Kasım ayı içinde olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.
Vergi Affı Kanunundan yararlanmak isteyen mükelleflerin bağlı oldukları her bir vergi dairesine yazılı olarak doğrudan veya posta yoluyla başvuruda bulunmaları gerekmektedir.
Ayrıca, vergi affından yararlanmak isteyen borçluların, başvurularını Gelir İdaresi Başkanlığının internet adresi (www.gib.gov.tr) ya da e-Devlet (www.turkiye.gov.tr) üzerinden yapabilecekleri gibi diğer vergi daireleri aracılığıyla da yapabileceklerdir.
Yapılacak başvurularda aşağıda belirtilen hususlara da dikkat edilmesi gerekmektedir.
1) Tutuklu veya hükümlü olan mükelleflerin vergi affından yararlanmaya ilişkin dilekçelerinin ceza infaz kurumu kayıtlarına alındığı tarihin başvuru tarihi olarak esas alınması, bu tarihin belli olmaması durumunda ceza infaz kurumunun ilgili dilekçeyi vergi dairesine göndermesine ilişkin yazının tarihinin esas alınması gerekmektedir.
2) Yurt dışında bulunan mükelleflerin faks yoluyla vergi affından yararlanmak üzere başvuruda bulunmaları hâlinde, söz konusu başvuruları kabul edilecek ve mükellefler tarafından istenilmesi hâlinde ödeme tabloları faks yoluyla gönderilebilecektir. Ancak, bu mükelleflerin vergi affından yararlandıkları borçları ile ilgili davalarının bulunması durumunda bu davalarından vazgeçtiklerine dair dilekçeyi yazılı olarak göndermeleri icap etmektedir.
3) Vergi affından yararlanmak isteyen borçluların, bağlı oldukları vergi dairesi dışındaki vergi dairelerine başvuruda bulunmaları durumunda, başvuru dilekçeleri Kamusal Elektronik Belge Yönetim Sistemi (KEYS) üzerinden borçlunun dilekçelerinde belirttiği vergi dairelerine gönderilecektir. Bu durumda, alınan başvuru dilekçelerinin dilekçede belirtilen vergi dairelerine ayrıca posta yoluyla ya da faksla gönderilmesine gerek bulunmamaktadır. Borçlunun bağlı olduğu vergi dairesince, ön evraka düşen başvuru dilekçesi üzerine ödeme planı hazırlanacaktır.
4) Vergi affından yararlanmak üzere başvuruda bulunan borçlular, ödeme planlarını bağlı bulundukları vergi dairelerinden alabilecekleri gibi müracaat edecekleri herhangi bir vergi dairesinden imza karşılığında elden, gerekli şartların bulunması koşuluyla Gelir İdaresi Başkanlığı internet adresi üzerinden de alabileceklerdir.
5) Vergi affından yararlanmak üzere başvuruda bulunan mükelleflerin başvuru süresi içinde bu taleplerinden vazgeçmeleri ya da ödeme seçeneklerini değiştirmeleri mümkündür. Gelir İdaresi Başkanlığı internet adresi veya e-Devlet üzerinden veya bağlı oldukları vergi dairesi dışındaki vergi daireleri aracılığıyla yapılan başvurulardan vazgeçme veya ödeme seçeneği değiştirme talepleri, borçlunun bağlı olduğu vergi dairesine yazılı şekilde doğrudan ya da posta yoluyla yapılacaktır.
Vergi affından yararlanma şartlarından biri de dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi ve kanun yollarına başvurulmaması olduğundan, başvuran borçluların, ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış tarhiyatlar ile takip ve tahsil işlemlerine karşı açtıkları davalardan vazgeçmeleri gerekmektedir.
Ancak, başvuru sırasında ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış tarhiyatlar ile takip ve tahsil işlemleri nedeniyle açılmış olan davalardan vazgeçileceği yönünde beyanda bulunulduğu ve bu dilekçelerin vergi dairelerince derhal davanın bulunduğu yargı merciine gönderilerek idarece de başvuruda bulunan borçlular ile ilgili ihtilafların sürdürülmediği dikkate alındığındavergi affından yararlanmak üzere başvuran borçlular ile ilgili olarak belirtilen işlemler gerçekleştirildikten sonra ya da idarece ihtilafın sürdürülmeyerek süresinde kanun yollarına başvurulmaması hallerinde mükelleflerin başvurularından vazgeçmeleri mümkün değildir.
Pişmanlıkla ya da izaha davet kapsamında veya kendiliğinden verilecek beyannameler, matrah ve vergi artırımı ile işletme kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin hükümlerinden yararlanmak üzere beyan ve bildirimde bulunanlar da başvuru süresinin sonuna kadar bu beyan ve bildirimlerini düzeltebilir ve ödeme seçeneklerini değiştirebilirler. Ancak, inceleme raporları ile takdir komisyonu kararları sonucu bulunan farkın, matrah veya vergi artırımı yapılan tutar ile birlikte değerlendirilmiş olması hâlinde, bu matrah ve vergi artırımına ilişkin beyanları azaltacak şekilde düzeltme yapılamaz.
Vergi affı kanunu uyarınca, önceki 7256 sayılı ve 7326 sayılı Kanunlara göre yapılandırılan ve vergi affı Kanunun yayımlandığı 12/3/2023 tarihi itibarıyla ödemesi devam eden taksitlendirmelerden kalan taksit tutarlarına konu borçların bu yeni vergi affı kapsamında yapılandırılması mümkün olup, borçluların vergi affından yararlanmaktan 31/5/2023 tarihine kadar vazgeçmeleri de mümkündür.
Ancak, vergi affından yararlanma talebinden vazgeçilmesi durumunda, 7256 ve 7326 sayılı Kanunlar kapsamında kalan taksitlerin ödenebilmesi, vazgeçme tarihi itibarıyla 7256 ve 7326 sayılı Kanunlar kapsamında yapılandırmanın ihlal edilmemiş olması şartına bağlı olacaktır.
Mükelleflerin Vergi Affı Kanunu hükmünden yararlanmak üzere süresinde başvuruda bulunmaları hâlinde KDV Kanunu gereği yapılan iadelere ilişkin tutarlar aşağıda yer verilen açıklamalar kapsamında borçlara mahsup edilecektir.
İade talebinin;
1. 7440 sayılı Kanunun yayımlandığı 12/3/2023 tarihinden (bu tarih hariç) önce olması ve başvuru süresi içinde (31/5/2023 tarihi dâhil) iade talebinden vazgeçilmemesi hâlinde iadeye konu tutarlar yapılandırma öncesi borçlara mahsup edilecek, kalan bir borcun bulunması hâlinde, bakiye borç için Vergi Affı Kanunu hükümlerinden yararlanılabilecek,
2. Vergi Affı Kanununun yayımlandığı 12/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) ile başvuru süresinin son günü (31/5/2023 tarihi dâhil) arasında olması hâlinde iadeye konu tutarlar Vergi Affı Kanununa göre ödenmesi gereken ilk iki taksite mahsup edilecek,
3. Vergi Affı Kanununun başvuru süresinden (31/5/2023) sonra olması hâlinde mükellefin muaccel hale gelmiş (Vergi Affı Kanununa göre ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süresi başlamış olanları dâhil) amme borçlarına mahsup edilecek, artan bir tutarın bulunması hâlinde iade edilecektir.
31/12/2022 tarihinden (bu tarih dâhil) önceki dönemlere ilişkin olarak 12/3/2023 tarihinden önce başlanıldığı halde tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine, 7440 sayılı Kanunun matrah ve vergi artırımlarına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilecektir.
Kanun hükmünden yararlanmak için vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemleri tamamlandıktan sonra tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ilişkin ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde vergi dairesine yazılı olarak başvuruda bulunulması gerekmektedir.
Ancak, 12/3/2023 tarihinden 31/5/2023 tarihine kadar tebliğ edilen ihbarnameler için 31/5/2023 tarihine kadar başvuruda bulunulması, ihbarnamenin tebliğ tarihi ila 31/5/2023 tarihi arasındaki sürenin 30 günden az kalmış olması durumunda ise ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde başvuruda bulunulması gerekmektedir.
Yapılandırmada sağlanan avantajlar nelerdir?Yapılandırma kapsamında;
• Tarh edilen verginin %50’sinin,
• Kanunun yayımlandığı 12/3/2023 tarihine kadar hesaplanan gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE tutarının,
• 12/3/2023 tarihinden (bu tarih dâhil) sonra ihbarnamenin tebliği üzerine
dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin, Vergi aslına bağlı olmayan (usulsüzlük ve özel usulsüzlük) cezaların %25’inin, ödenmesi halinde,
• Vergi aslının kalan %50’sinin,
• Vergi aslına bağlı olan (vergi ziyaı) cezaların tamamının,
• 12/3/2023 tarihine kadar hesaplanan gecikme faizinin tamamının,
• Vergi aslına bağlı olmayan cezaların (usulsüzlük ve özel usulsüzlük) kalan %75’inin,
tahsilinden vazgeçilecektir.
Kanunun, inceleme ve tarhiyat aşamasındaki maddelerine göre yapılandırarak kesinleşen tarhiyatların, yapılandırma hükümleri ihlal edilmemesi şartıyla, sonraki dönemler için vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan vergi indiriminden (ilgili diğer şartların da sağlanması kaydıyla) yararlanılacaktır. Diğer bir ifadeyle yapılandırmaya konu edilen tarhiyat, beyana tabi vergi türleri itibariyle tarhiyat yapılmamış olması şartının ihlali kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Mükelleflerin, ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yazılı başvuruda bulunmaları ve yapılandırılan tutarı, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere peşin veya aylık dönemler halinde 12 eşit taksitte ödemeleri gerekmektedir.
Ancak, 31/5/2023 tarihine kadar tebliğ edilen ihbarnamelere konu borçlar için, başvuruların 31/5/2023 tarihine kadar (başvuru süresi 30 günden az kalmış ise 30 gün içinde) yapılması ve ödenecek tutarların ilk taksitinin 3/7/2023 (30/6/2023 tarihinin resmi tatile rastlaması nedeniyle) tarihine kadar ödenmek üzere peşin veya aylık dönemler halinde 12 eşit taksitte ödenmesi gerekmektedir.
Taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmesi durumunda ödenecek tutara, Kanunda on iki eşit taksit için öngörülmüş olan (1,09) katsayısı uygulanacaktır. Taksitlerin ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde süre, tatili izleyen ilk iş günü mesai saati sonunda biter.
Peşin ödeme avantajı
Kanun kapsamında yapılandırılan borçların tamamının ilk taksit ödeme süresinin son günü olan 3/7/2023 (30/6/2023 tarihinin resmi tatile rastlaması nedeniyle) tarihine kadar (bu tarih dâhil) ödenmesi halinde;
• Yapılandırılan borca katsayı uygulanmayacaktır.
• Yİ-ÜFE oranları esas alınarak hesaplanan tutardan %90 İNDİRİM yapılacaktır.
• Başvuru sırasında taksitli ödeme seçilmesine rağmen, yapılandırılan borcun tamamının ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi halinde ayrıca bir katsayı hesaplanmayacak ve Yİ-ÜFE tutarından %90 oranında indirim yapılacaktır.
• Peşin veya taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmesi ve ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi gereken tutarların ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, hesaplanan tutarların tamamının ilk taksiti izleyen ayın sonuna kadar geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla katsayı uygulanmaksızın Kanundan yararlanılır. Ancak, peşin ödeme indiriminden yararlanılamayacaktır.
Taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmesi ve ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi gereken tutarların süresinde ödenmesi halinde, kalan taksitlerin tamamının ilk taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi hâlinde katsayı uygulanmaksızın Kanundan yararlanılır. Ancak, peşin ödeme indiriminden yararlanılamayacaktır.
Mücbir sebep halinde kanundan yararlanma nasıl olacaktır?Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hâli ilan edilen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa İlleri ile Sivas İlinin Gürün İlçesindeki dairelere yapılacak başvurunun süresi, mücbir sebep hâlinin sona erdiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonuna kadar yapılabilecektir. Kanun kapsamında ödenmesi gereken tutarların ilk taksiti ise; başvuru süresinin sona erdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar, diğer taksitler ise bu taksiti takip eden aylık dönemler hâlinde ödenecektir.
Buna göre, Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremlerden dolayı mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki dairelere Kanunun 4 üncü maddesinin bir ila yedinci fıkraları kapsamında yapılacak başvuruların, mücbir sebep nedeniyle uzayan başvuru süresi olan 31/10/2023 tarihine kadar tebliğ edilen ihbarnamelere konu borçlar için 31/10/2023 tarihine kadar (başvuru süresi 30 günden az kalmış ise 30 gün içinde) yapılması ve ödenecek birinci taksitin (peşin ödeme dâhil) 30/11/2023 tarihine, ikinci taksitin 2/1/2024 tarihine kadar, diğer taksitlerin ise takip eden aylarda ödenmesi gerekmektedir.
Kanundan yararlanmak üzere yapılacak başvuruların ve buna bağlı taksit ödemelerinin süreleri Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki dairelere yönelik uzadığından, mücbir sebep kapsamında olmayan yerlerdeki dairelere bu Kanun kapsamında yapılacak başvuru ve ödeme süreleri uzamayacaktır.
Taksitlerin süresinde ödenmemesinin sonuçları nelerdir?• Birinci ve/veya ikinci taksitlerin (3 Temmuz 2023 ve 31 Temmuz 2023) süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,
• Birinci ve ikinci taksitlerin süresinde ödenmesine rağmen bir takvim yılında üçten fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,
• Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının en geç son taksiti (peşin ödeme seçeneğinin tercih edilmesi halinde ilk taksiti) izleyen ay sonuna kadar ve ödemede gecikilen her ay ve kesri için gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmemesi,
hâlinde Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilecektir.
Kanunun yayımı tarihinden önce başlanılan vergi incelemelerinde matrah ve vergi artırımında bulunulması durumunda yapılacak işlemler nelerdir?Matrah ve vergi artırımında bulunan mükellefler hakkında 12 Mart 2023 tarihinden önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin 21 Mart 2023 tarihine kadar sonuçlandırılması gerekmektedir.
12 Mart 2023 tarihinden önce başlanılmış vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin 21 Mart 2023 tarihine kadar tamamlanamaması hâlinde mükelleflerin, başvuru süresinin sonuna (31 Mayıs 2023) kadar matrah ve vergi artırımında bulunmuş olmaları şartıyla, 21 Mart 2023 tarihinden sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden raporlar ve kararlar üzerine tarhiyat yapılamayacağından, vergi incelemesi ve takdir işlemlerine devam edilmeyecektir. Mükellefler sadece artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan veya artırılan vergileri ödeyeceklerdir.
Bununla birlikte, söz konusu inceleme ve takdir işlemleri 21 Mart 2023 tarihine kadar sonuçlandırılırsa ve mükellef inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce matrah artırımında bulunmuş ise; inceleme ve takdir sonucunda bulunan matrah farkı ile mükellefin artırımda bulunduğu matrah tutarı karşılaştırılacaktır.
Bu durumda mükellefin artırdığı tutar: İnceleme ve takdir sonucu ulaşılan matrah farkından az ise aradaki fark tutar kadar matrah veya vergi farkı üzerinden mükellef hakkında gerekli vergi tarhiyatı yapılacak ve ceza uygulanacaktır. Ancak mükellefin talep etmesi halinde Kanunun 4 üncü maddesi hükmünden faydalanarak ödeme yapılabilecektir.
İnceleme sonucu ulaşılan matrah farkından fazla veya eşit ise mükellef hakkında ayrıca vergi tarhiyatı yapılmayacak ve ceza uygulanmayacaktır.
Diğer taraftan, mükellefler 21 Mart 2023 tarihinden önce matrah ve vergi artırımında bulunmuş olmakla birlikte artırımlar, vergi inceleme raporları ve takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten sonra yapılmışsa, yukarıdaki mahsup imkânından yararlanamayacaklardır. Ancak, söz konusu inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan tarhiyatlar için Kanunun 4 üncü maddesi hükümlerinden faydalanabileceklerdir.